9 Mayıs 2012 Çarşamba

Tokat 'ta Bir Tıfıl :) Boy 1.45m Ağırlık 39kg



Tokat Kalesi
           İlkokuldan sonraki ortaöğrenim hayatıma yatılı öğrenci olarak devam ettim. Tokat'taki maceralarım için sayfalar dolusu yazabilirim, ancak sadece aklımda en çok yer eden birkaç tanesinden bahsedeceğim;  Önce, "Tokat'tan mı geliyonda gız sen Almus'lu musun?" u bir dinleyelim :) yöresel bir sanatçı söylüyor, bulabildiğim en temiz yöresel kayıt. Sesim hiç te türkü söylemeye uygun değildir ama bu türküyü Tokat Kalesindeki Topun bulunduğu Burçtan Tokat'ı seyrederken mırıldandığımı hatırlıyorum :)
           Gıjgıj Tepesi; Hayatımda ilk kez gördüğüm yeşil kertenkeleleri olan Gıjgıj tepesi! Karadeniz'de kahverengi, küçük ve çok şirindir bizim kertenkelelerimiz, oysa Gıjgış'dakiler kocamandı ve oralı çocuklar çiyan diyorlardı, zehirli olurmuş. Topçam Dağı; Heybetinden etkilenip hep çıkmak istemişimdir zirvesine, ama o kadar uzaktı ki 25 kg - 1,39 cm lik Cengiz için ! Günlüğümü hala saklarım, bu rakamları oradan biliyorum :) Resim Dersi için yaptığım iki karakalem  resimden biri "Tokat Kalesi" diğeri de "Topçam Dağı" idi. Her ikisini de çok aradım ama bulamadım, sanırım ödev olarak okula verdim ve orada kaldılar. Güzel çizmiştim. Belki de Resim Öğretmenim almıştı sergilenmek üzere. Gümenek Parkı; İçindeki canlı otlar ve yosunlardan dolayı yemyeşil ama cam gibi berrak akan suyu olan, huzur veren bir mekan. 1m genişliğe rağmen bir o kadar da derinliği  olan ve Tavşan Elması ağaçlarının  arasından akan derelerin, o derelerin birleşmesi sonucunda oluşan koca bir nehrin bulunduğu, Tokatlıların mesire yeri Gümenek! Tokat Kalesi; Bazı cumartesi günleri kahvaltımı yaptıktan sonra, her öğünde yemekhaneyi en son terkettiğim için bana “ ihtiyar “ lakabını takan mutfak ustası Ahmet Usta'dan aldığım azıkla Tokat Kalesine çıkardım. Saat 11 00'e doğru, Tokatlı olduğunu sandığım bir pilot, uçağı ile Tokat Kalesi ile Gıjgıj tepesi arasında kalan Tokat Şehri üzerine uçağı ile bir kez pike yapıp yoluna devam ederdi. Uçak, Tokat Kalesinden daha alçak bir irtifaya pike yaptığı için, Kaledeki Topun bulunduğu Burç’tan  aşağıya ayağını sarkıtan Orta-1 öğrencisi Cengiz’in altından geçerdi J Beni görmediğini bile bile, “belki görür” diye uçağın pilotuna el sallardım. J Tokat  kalesi ve arkasındaki tepelere yaptığım geziler, oluşmakta olan hobilerimin yıllar öncesindeki habercileri imiş, şimdi fark ediyorum! Tokat Kalesindeki Topun üzerinde çekilmiş tek fotoğrafımı, Lise öğrencisi, ve aynı zamanda “Fotoğrafçılık Kulübü“ üyesi olan, pansiyona yerleştirirken babamın beni emanet ettiği Mustafa abim çekmişti. Burada, niye “ağabey” yazılıp “abi” diye okunacağını anlamadığım kelimeyi okunduğu gibi yazıyorum J Arkadaşlarla başka fotoğraflar da çektirmişimdir muhtemelen, ama ya onlar bana ulaşmadı, ya da ben onları saklamayı başaramadım. Mustafa Abi’nin çektiği o fotoğraf Tokat Günlüğümün içinde hala durmaktadır. Yeşilırmak; Ben hayatımda ilk kez bu kadar büyük bir Irmak görüyordum. Tokatlı arkadaşlar da hayatlarında hiç Deniz görmemişlerdi. J Bana “deniz” in neye benzediğini sorduklarında “ Şehrin içinden geçen Irmağın binlerce kat daha fazla genişlediğini düşünün, işte deniz öyle bir şey “ derdim! ama hiçbirine  “Deniz” in nasıl olduğunu bir türlü  anlatamadımJ Bazı hafta sonlarında 1-2 arkadaşım ile birlikte Yeşilırmak’a yüzmeye giderdik. Irmakta ne kadar yüzülebilirse tabii ! Irmakta yüzmek elbette mümkün olmuyordu ama Tokatlı çocuklarla birlikte “Yeşilırmak“ ta suya girmek çok hoşuma giderdi! Onlara Deniz kavramı ve büyüklüğü ne kadar enteresan geliyor ise banada bir Irmak o kadar ilginç geliyordu. Bu imgeler benim Tokat'taki Yatılı Öğrencilik Günlerimle ilgili aklımda kalan en kuvvetli 5 imgedir.
Taşhan
           Bu arada, Tokat Kalesinin bulunduğu tepenin Tokat Meydanına bakan yüzündeki Kocaman  mağaradan ( giriş yüksekliği 50-60 m vardır ), o meydandan yukarıdaki bir mahalleye çıkan birkaç yüz basamaklı merdivenden, Tokat Kalesinin arka tarafındaki gizem dolu zindan ve irili ufaklı mağaralardan, Patates Baskısı Yazmaların üretildiği Taşhan'dan, İlk defa Tokat a gittiğimde tattığım Tokat Çemeni ve bol baharatlı Tokat Yemeklerinden, kışın ilk derslerin kulak ve burun ısıtma harekleri ile başladığından, Sabahın erken saatlerinde, hiç kar yağmamış olmasına rağmen kırağı nedeniyle her tarafın bembeyaz olmasından, büyük şehirlerden birinden gelen ve Anadolu turnesi yapan gezici tiyatro sayesinde izlediğim ilk tiyatro oyunundan,bedeni bana büyük gelmesine ve kollarımın sarkmasına rağmen, pansiyonda kalan yatılı öğrencilere dağıtılan ekose desenli ceketten dolayı ne kadar mutlu olduğumdan,ilk haftasonu çamaşırlarımı yıkayıp astıktan sonra  bir daha bulamadığım siyah çoraplarımdan birer cümle de olsa bahsetmek isterim :)
           Tokat'la ilgili pek çok anım var elbette, aslına bakarsanız çokta uzatmadan azıcık hatırlamak ve bazılarını size de aktarmak isterim; Annesinin, "ağzı süt kokuyor hala, nasıl göndereyim ben yavrumu Samsun'dan 4,5 saat uzaktaki bir şehre" diye göz yaşı döktüğü (o zaman 4.5 saat sürüyordu, çok net hatırlıyorum) benimse, "yahu ben kocaman adam oldum, bırakın gideyim" diyerek dil döktüğüm bir dönemden sonra babam beni son sınıf öğrencisi  Mustafa abiye ve pansiyon görevlisi Tokatlı Mustafa amcaya emanet ederek Samsun'a döndü. İlk akşam acayip keyif aldım :) bana bir dolap ve yatak verdiler. Alt ranzaya yerleştim. Çok çirozum, düşerim diye alt ranzayı verdiler sanıyordum ama sonra öğrendim ki alt ranzada yatağı düzgün tutmak çok zormuş :) Gelen geçen oturduğu için tekrar tekrar düzeltmek zorunda kalıyordum! Yatak düzgün olmazsa belletmen Apdullah hoca çok kızıyordu :) Hayatta ise ömrü uzun olsun, vefat etmiş ise Allah Allah rahmet eylesin!  Mehmet hocamı da çok severdim ama Abdullah hoca ilk belletmenimdi benim. Pansiyona yerleştiğim ilk akşam etüt (ders çalışma saati) var, ben de girdim sınıfa. Ne güzel yeni çocuklarla tanışacağım! Son sınıflardan Nöbetçi Öğrenci sınıfları geziyor, sükuneti sağlıyor. Birden elektrikler kesildi! az önce fısıltı ile konuşup tanışmaya çalışan benim gibi bir sınıf dolusu çocuk karanlıkta kaldık. Önce bir sessizlik…, içimizden birisi sessiz sessiz burnunu çekmeye başladı! sonra birden bütün sınıf hüngür hüngür ağlamaya başladık! işte o akşam, bir sınıf dolusu "çocuk" hep birlikte ve birdenbire büyüdük!
Gümenek
            Tavşan Elması'nı ilk defa Gümenek'teki ağaçlarda görmüştüm. Siz görmediniz ise tarif edeyim; Çocukken oynadığımız pıtık( bilye ) büyüklüğünde meyvesi olan, bodur ağaçlarda yetişen bir elma cinsidir Tavşan Elması! Gümenek, Tokat'a 15 km uzaklıkta, sonradan öğrendiğime göre de Topçam Dağı'nın eteklerinde 1600 m de bulunan  bir yayla köyünün adıymış aslında. Hala mesire yeri olarak kullanılıyor mu bilemiyorum ama benim zamanımda Tokat Belediyesi otobüslerinin çalıştığı bir mesire yeri idi Gümenek Parkı. Son otobüsü kaçırdığımız için bir arkadaşımla birlikte  ( Samsun'lu Gökhan, "Sağlam Kaya"  lakaplı Nail veya Samsun Yetiştirme Yurdundan Osman olabilir. Belki uğraşsam hatırlarım ama şimdi hatırlayamıyorum hangisi ! ) 4 saat boyunca yürüyerek pansiyondaki akşam yemeğine ve yoklamaya zor yetiştiğimiz  bir pazar günü,  benim pek çok ilki bir arada yaşadığım bir gündü !  Öğleden sonra 14 00 gibi başladığımız 15 km lik yolda gördüğüm ilkler bundan sonra da kolay kolay zihnimden çıkmayacaktır;  Tokat'taki Rum mezarlığı, İğde ağaçları, Sulama kanalının regülatörleri ! Dönüş yolundaki 4 saat içinde o kadar çok şey öğrendimki, yemek saati bitmeden yetiştiğimiz ve akşam yoklamasında "yok yazılmaktan" son anda kurtulduğumuz o günün akşamında pansiyona girerken biraz daha büyümüş, hayatla ilgili bilmediğim ne çok şey olduğunu farketmiştim! Aslına bakarsanız daha neler neler var benim Tokatla ilgili hafızamda; Eski bir köprü ile geçilerek ulaşılan, Yeşilırmağın öte yakasındaki Eski Tokat!  Semer yapan, kalay döken, bakır işleyen, ve hep neşe içinde sohbet eden ihtiyarları izlemek için bazı hafta sonları gittiğim Eski Tokat'ı  ve  oradaki eski evlerden birinde yaşayan güzel gözlü kızı nasıl unutabilirim ?! Ancak burada bitirsem iyi olacak galiba! Yoksa Ortaokuldaki Cengiz’in bir yazıya sığması mümkün değil! J Fırsat olursa tekrar bahsederim o tıfıl günlerimden. Şimdilik bu kadar!

Not; Yukarıdaki yazıda kullandığım resimleri google/görseller de "Tokat" başlığı ile yaptığım aramalarda seçtim! Emeğin asıl sahiplerine teşekkür etmek isterim, benim fotoğraflarla ilgili tek katkım onları tercih edip bu yazıda kullanmış olmamdır!

2 yorum:

  1. Merhaba, tesadüfen buldum blogunuzu ve bakınırken Tokat yazısını gördüm. Aslen Tokat'lıyım ama Tokat merkeze sadece 1 kere gittim, Ballıca mağarasını görmek için. Ama yazdıklarınız hoşuma gitti sonuna kadar okudum. Milliyetçi değilim derdim ama kan çekti sanırım :)

    YanıtlaSil
  2. Beğendiğinize sevindim. Tokatla ilgili daha çok yazabilirim ama bu kadar yeterli sanırım. Çünkü İlkokuldan sonra "Kendi Dünyamı" tanımaya başladığım yerdir Tokat. Yazacak o kadar çok şey varki, Sayfalar yetmez :)

    YanıtlaSil